Tamamlayıcı ve Alternatif Tedaviler

Türk Radyasyon Onkolojisi Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Esra Kaytan Sağlam, kanser tedavisinde tamamlayıcı tıp ve alternatif tedavilerin yerini bilimsel araştırmalar ışığında aktardı.

Kanserin oluşumunu önlemede, kanser tedavisinde veya tedavi sırasında gelişen yan etkilerin azaltılması için tamamlayıcı ve alternatif yöntemler sıklıkla denenmekte ve ilgi görmektedir. Uygulamalarının bir kısmı ciddi bir değerlendirme aşamasından geçip güvenli ve etkin bulunmakla beraber birçoğunun etkinliği bilinmemektedir ve hatta muhtemelen zararlı etkilere yol açabilmektedirler. Bunun nedeni, yöntemlerin standart tedaviler kadar uzun, derin kapsamlı ve karşılaştırmalı çalışmalarla yeteri kadar araştırılmamasıdır.

Akupunktur: Kanser ağrısı konusunda etkili olabildiğini gösteren çalışmalar olsa da aksini gösteren bilimsel veriler de olup ağrı konusunda etkinliği net değildir. Aynı şekilde yorgunluğu ve halsı̇zlı̇ği önlemede de faydalı olabilir; fakat karşılaştırmalı çalışmada 6 haftalık akupunkturu takiben bir puanlık hayat kalitesi artışı takipte kaybolmuş ve iki grup arasında fark bulunmamıştır.

Akupunkturun en belirgin etkisi radyoterapı̇ye bağlı ağız kuruluğu konusunda olup 145 hasta üzerinde, 8 haftaya kadar uygulanan akupunkturun tükürük salgısı artışında ve şikâyetlerinde gerileme yaptığı gözlemlenmiştir. Ayrıca bulantı, kusma şikâyetlerinin tedavisinde iki meta-analizde kontrol grubuna göre akupunktur ile daha iyi sonuçlar bildirilmiştir. Kanser tanısı ile kilo kaybı yakınması olan 76 hastada yapılan karşılaştırmalı çalışmada da akupunktur uygulanan kolda kilo alımı görülmüştür. Eğitimli kişilerin uygulaması zorunludur.

Fitoterapi: Bitkisel ilaçlar oldukça suistimale açık bir alandır. Çoğu kemoterapi ilaçlarının da temelini oluşturan bitkisel ürünlerin, çok uzun süreli çalışma, geliştirilme ve deneme süreçlerini takiben tedavi amacıyla piyasaya sürülmesi mümkündür. Bitkisel ürünlerin direkt kanser tedavisi ile ilgili alternatif tedavi olarak değil; ancak tamamlayıcı tedavi olarak ve doktor bilgisi dâhilinde uygulanması gereklidir.

Zerdeçalın (Turmeric-Curcumin) özellikle kanser gelişimini azalttığına dair yazılar olmakla beraber kanser tedavisinde yerini gösteren kanıt düzeyi yüksek bilimsel veri yoktur. Kalınbağırsak kanserli 126 hastaya cerrahi öncesi dönemde verilen kurkuminin, kilo kaybını azalttığı ve genel olarak sağlığı iyileştirdiği gösterilmiştir. Cerrahi müdahale sonrası prostat kanserli 199 hasta ile yapılan bir diğer çalışmada ise yeşil çay, nar, brokoli ve kurkuminden oluşan bir karışımın hastalarda PSA (Prostat Spesifik Antijen) artış oranını % 63,8 daha düşük olduğu bulunmuştur. Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA), kurkumini genel olarak güvenli olarak tanımlanmıştır. Laboratuvar çalışmasında ise kurkuminin kemoterapi ilaçlarının ve radyoterapinin etkinliğini azaltabileceği belirtilmiştir.

Antioksidanlar serbest radikaller üzerinden etki ederek radyoterapi hasarının önlenmesinde ve kanser oluşumunun engellenmesinde rol oynayabilirler. Bunlarla ilgili dünyada iyi düzenlenmiş, karşılaştırmalı kontrollü çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmaların en önemlileri:

Linxian General Population Nutrition Intervention Trial: Çin’de yapılan çalışmada beta-karoten, alfa tokoferol, selenyum 5 yıl boyunca kullanılmış ve ilk sonuçlarında mide ve yemek borusu kanserlerinde görülme riski azalmamış, 10 yıllık sonuçlarda, 5 yıl ilaç kullanımının başlangıçta gözlenen mide kanserlerinden ölüm oranındaki azaltıcı etkisi de ortadan kaybolmuştur.

The Alpha-Tocopherol, Beta Carotene Cancer Prevention Study: 5-8 sene kullanımının özellikle sigara kullanan akciğer kanserli erkeklerdeki etkisi Finlandiya’da araştırılmıştır. İlk rapor 1994’de yayınlanmıştır ve günde 20 mg beta-karoten kullananlarda akciğer kanseri sıklığında artış saptanmıştır. 50 mg alfa-tokoferol kullananlarda ise herhangi bir fark gözlenmemiştir.

Caroten ve Retinol Efficacy Trial (CARET): ABD’de yürütülen bu çalışmada asbest maruziyeti veya sigara içme öyküsü bulunan kişilerde beta-karoten ve retinol kullanımının etkisi araştırılmıştır. 1996 yılında yayınlanan sonuçlarda 15 mg beta-karoten ve 25.000 IU retinol kullanımı ile akciğer kanser sıklığında ve tüm ölümlerde artma bildirilmiştir. 2009 yılında ise ek raporda beta-karoten ve retinol tamamlayıcı tedavisinin prostat kanser sıklığı üzerinde etkisinin olmadığı yayınlanmıştır.

Physicians’ Health Study I (PHSI): ABD’deki erkek doktorlar üzerinde yürütülen bu çalışmada beta-karoten desteğinin kanser sıklığı ve ölüm oranları üzerine uzun dönem etkisi araştırılmıştır. Çalışma sonucu 1996 yılında yayınlanmış ve gün aşırı 50 mg beta-karotenin 12 yıl boyunca kullanımının hem sigara içenlerde hem de içmeyenlerde hiçbir etkisinin olmadığı bildirilmiştir.

Supplementation en Vitamines et Mineraux Antioxydants (SU.VI.MAX): Fransa’da yürütülen çalışmada kombine antioksidan ve mineral desteklerinin kardiovasküler hastalıklar ve kanser sıklığı üzerine etkisi araştırılmıştır. İlk sonuçlar 2004 yılında yayınlanmış, Vitamin C, vitamin E, beta-karoten ve minerallerden selenyum ve çinko içeren desteklerin 7,5 yıl kullanımının kanser ve kardiovasküler hastalık sıklığı veya ölüm oranları üzerine herhangi bir etkisi olmadığı bildirilmiştir.

Kanserin tedavisi için kullanılacak herhangi bir maddenin kesinlikle besin desteği olarak değil, Sağlık Bakanlığı tarafından ilaç olarak ruhsat alındıktan sonra kullanılması gerekmektedir.

Homeopati: Kişiye özgü seçilmiş homeopatik ilaçlar ile sağlık durumunu iyileştirmeyi hedef alan bütüncül bir uygulamadır. Bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi kemoterapi yan etkilerini azaltmaya yönelik uygulamalar olup tedavi amaçlı değildir.

Ozon Uygulaması: Lokal veya sistemik olarak ozon-oksijen karışımının kullanıldığı uygulama yöntemidir. Ozon tedavisi tamamlayıcı ve alternatif tıp uygulamalarında inflamasyonun tedavisinde kullanılmaktadır. Ayrıca anti-tümör ve anti-ödem etkisi de mevcuttur. Kanser hastalarındaki kullanımının temeli, kanserin yüksek - oksijen çevresinde büyüyemeyeceğine dayanmaktadır. Ozon tedavisi vücutta oksijen seviyesini artırır ve kanserin tedavisine yardım edebilir; ancak bu teoriyi destekleyen klinik çalışma mevcut değildir. Literatürde radyoterapi ve medikal ozon uygulaması ile ilişkili olarak yapılan çalışmalar sınırlı sayıda olup karşılaştırmalı kontrollü çalışma yoktur.

Radyasyon proktitinin tedavisinde ozon tedavisi ile iyileşmeler gözlenmiştir. Diğer bir tümör - hücre modeli çalışmasında, radyoterapi ile eş zamanlı ya da tek başına uygulanan ozon tedavisinin peritoneal karsinomatozisli farelerde antiödem ve antitümör etkisi görülerek sağ kalım süresini uzattığı belirlenmiştir.

Tüm bu veriler ışığında kanser hastalarında alternatif ya da tamamlayıcı tedavi olarak ozon tedavisi özellikle yan etkilerin iyileştirilmesinde kullanılabilir.

Refleksoloji: El ya da ayaklardaki refleks bölgelerine basınç uygulayarak homeostazise katkıda bulunma prensibine dayanmaktadır. Dolaşımdaki artmış toksinlerin yok edilmesine yardımcı olur. Böylece vücut dengesinin sağlanmasına katkıda bulunur. Literatürde refleksolojinin kanser hastalarında kullanımı ile ilişkili az sayıda hasta içeren ve izlem süresi kısa olan sınırlı sayıda çalışma mevcuttur.

Meme ve akciğer kanserli hastalarda refleksoloji yapılanlarda anksiyetede azalma gözlenmiştir. Ayrıca meme kanserli hastalarda ağrı azalmıştır ve akciğer kanserli hastaların çoğu ağrıdan bir problem olarak bahsetmemişlerdir; fakat veriler yetersizdir. 2010 yılındaki derlemede meme kanserli hastaların semptomatik tedavisinde refleksolojinin etkinliği, hayat kalitesi ve ruh halinde anlamlı iyileşme, ayrıca ağrı ve bulantı üzerine olumlu etkisi gözlenmiştir. 2015 yılında yayınlanmış olan bir meta-analizde ise kanser ağrısı üzerine masaj tedavisinin etkisi incelenmiş, 12 çalışmadan toplam 559 hastada masaj tedavisi ile kanser ağrısında azalma gösterilmiştir. Farklı masaj tipleri arasından ayak refleksolojisi, vücut ya da aroma masajından daha etkili bulunmuştur. Gut hastalığı, bacak ülserleri, periferal vasküler hastalık, derin ven trombozu, enfeksiyonlar, ezikler, yaralar ve lenfödemde refleksoloji zararlı olabilir.

Ayrıca günümüzde müzik tedavisi tamamlayıcı ya da alternatif tedavi yöntemi olarak kanser hastalarına önerilmemekle beraber, anksiyete gibi yan etkileri gidermekte faydalı olabilir.

EKS